mypucespot

20100607

sertab da kerpe'de!

evet, diğer bir kaç şarkıcının keşfinden sonra en sonunda sertab da kerpe'de klip çekti. klibi beğendim tabii. içinde sadece kerpe kayaları olduğu için değil canım, genel olarak sevdim gerçekten. yoksa bir aralar alişan da çekmişti sanırım oralarda klip, mesela onda kerpe bile kurtaramamıştı durumu. 'koparılan çiçekler' hoş olmuş; kıskandım orda olmak istedim izlerken. neyse, bir hafta filan kaldı sanırım gideceğim (:

bu arada şarkının diğer versiyonları da fena değil, tam yaz modunda bir şarkı olması ve parçanın hikayesini anlatmak için kerpe'yi seçmiş olduğu için sertab'a teşekkürler. cidden rengarenk bir klip olmuş, hemi de kerpe'de! gittiğimizde ceneviz ve kerpe diem'de playlistin en başlarında olacaktır eminim. şimdi bu klip neymiş, bir izleyiniz.

20100525

şemsiye kullanmadan güneşten nasıl korunulur isimli yazı.

photo

güneşten korunmak kolay gibi gözükse de başlı başına çaba gerektiren bir olay! özellikle cildi hassas insanlar (misal ben) bu hususta oldukça dikkatli davranmalı. aksi halde güneş lekeleri veya ekzama tarzı cilt problemleri ile karşılaşmak mümkün. üç sene öncesine kadar doğru dürüst üstüne düşmediğim bi konuydu bu korunma meselesi. ne zaman ki yüzümde çeşitli nedenlerden dolayı oluşan ekzamatik lekeler ile hem sağlık hem de moral açısından olumsuz günler geçirdim, işte tam o zaman ister istemez bir cildiyeciden diğerine koşmak zorunda kaldım ve aslında biraz "zorla" koruyucu kremleri düzenli olarak kullanmaya başladım. böylelikle hayatımda sıklıkla yer alan 'kendi başına gelmeden bilemessin' felsefesi bu durumda da başarılı bir önerme olarak kendini gösterdi.

güneş önemli arkadaşlar. kendimi yok işte yararı olduğı kadar zararı da var deyip doktor gibi hissetmek istemiyorum (hem doktor mu olmam gerekiyor canım bana güvenmeniz için değil mi)ama tecrübeyle sabit olduğu nu siz de görüyorsunuz. şimdi şöyle ki, ben normalde cildim güneşe karşı hassas olduğundan 45+ veya 50+ faktör losyonlar kullanıyorum. güneşe her çıkıştan 20 dk. önce sürmeniz gerekiyor. cildinizde bir problem yoksa daha az faktörlü kremleri de tercih edebilirsiniz tabii. bu faktör dedikleri şey de bildiğim kadarıyla gün içinde güneşe kaç kere maruz kalacabileceğinizi temsil eden bir rakam.

bu arada japon milleti çok güzel yapıyor bu işi. nereye gittiysem gördüm ki gadget gibi geziyorlar; ne kameraları eksik ne atıştırmalıkları ne de şemsiyeleri (güneşte kullandıklarından bahsediyorum). acil durumlar için yaratılan bir ırk oldukları görüşündeyim...

neyse, işte üç yıl kadar önce coppertone la başladım sevgili güneşten korunmaya ve hala da kullanırım. memnunum evet. sadece bu sene bir değişiklik yapıp yüzüm için daylong extreme aldım. bunun nedeni nemlendirici görevi de yapması ve bütün bir gün tek bir kullanımın yeterli olmasıydı. ayrıca çilleri olan insanlar için faydalı bir korumaymış öyle diyorlar. güzel, onu da tavsiye ederim. bunun dışında bir çok markanın kendine has ürünleri var ama aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor. çok uçuk markaları tercih etmezseniz, fiyatları da genelde aynı düzeyde (:

böyle işte! güneşi seviyoruz tabii, alınmasın. çok güzel bir yaz olsun tatil yapalım gezelim. az güneş yanıklı, ama şukela bronzluğunda bir yaz. hadi bakalım.

20100407

esprit du temps


VNFOLD ISSUE 02 - ESPRIT DU TEMPS from VNFOLD on Vimeo.




doğal
yapay
vahşi
egoist
elegan
siyah
hayvani
kübik
düz
imaj
postür
çizgi

20100228

NOWNESS.com

sanat, ilham ve lüks. etkileyici.

restaurant design


it is music! [Iannis Xenakis(1922-2001)]


architecture of the future

20100227

vogue-[vohg]-noun & MAGAZINE



türkçe vogue; evet nihayet. hoşgeldin.

vogue  /voʊg/ Show Spelled[vohg] –noun

1.something in fashion, as at a particular time: Short hairdos were the vogue in the twenties.
2.popular currency, acceptance, or favor; popularity: The book is having a great vogue.

20091211

andreia chaves ve ayakkabı sanatı

prism shoe

the invisible shoe- mirrored surface
form & texture

andreia chaves tasarımı olan bu ayakkabıların her biri aynı zamanda birer sanat eseri, görmek zor değil? ayakkabılarında "kaotik şehir Sao Paulo" dan etkilendiğini söylüyomuş bu ablamız.. küpler, aynalar, pvc materyaller filan yeterince güzel fikirler ama görüyorum ki uygulamaları daha bi güzel olmuş. ve hepimizin bildiği "dostun başa düşmanın ayağa bakması" durumu bu noktada biraz sendeliyor gibi, düşman baksa da kendini görür zira (bkz. mirrored surface). yani ironik, yani çekici. ha bu kadın bu tasarımı böylesine sığ bir düşünce ile yapmadı o ayrı tabiğ. tebrik ediyor, ama henüz richy rich olmadığımdan ve olamayacağımdan alamıyor dolayısıyla giyemiyorum- alabilsem giyerdim demek ki-.

photos (& ian murphy)

20091014

yılın genç moda girişimcisi olmak isteyen?


2010'da ingiltere'deki /uluslararası genç moda girişimcisi/ yarışmasına katılmak üzere, türkiye'de yapılacak olan /yılın genç moda girişimcisi/ yarışması ile bir finalist belirlenecek ve şubat ayında diğer finalistlerle buluşmak ve de yarışmak için ingiltere'ye gönderilecek. british council ve istanbul moda akademisi ortaklığıyla gerçekleştirilecek olan bu yarışmaya katılmak için verilen bazı bilgiler ise şöyle:

adaylar:
-25 – 35 yaş aralığında
-aşağıda belirtilen, ilgili sektörde en az 3 yıllık iş tecrübesine sahip
-girişimci ve türkiye’de moda sektörünün gelişmesinde ticari ya da sosyal alanlarda yeteneklerini göstermiş
-sektörde türkiye’de geleceğin liderlerinden olma potansiyeline sahip
-kendini iyi derecede sözlü ve yazılı ifade edebilecek ingilizce bilgisine sahip olmalıdır
kimler başvurabilir?
-moda, tekstil, aksesuar veya parfüm tasarım ve üretiminde çalışanlar
-moda sektörünün tanıtımında çalışanlar: şovlar, sergiler, festivaller, etkinlikler
-perakendeciler
-moda ürün araştırma ve Tedarik Zinciri Yönetimi alanında çalışanlar
-moda reklam ve tanıtım sektöründe çalışanlar: Halkla İlişkiler, markalaştırma, gazetecilik
-moda yayıncılığı, iletişim ve web sitesi alanlarında çalışanlar
-yukarıda belirtilen alanlarda özel hizmet veren danışmanlar
[başvuru formu ve ekstra bilgiye ulaşın]

20091011

sevgili kış a mektup





sevgili kış,

geliyor olmanla birlikte kapkalın paltolara, deri ceketlere, kocaman yün atkılara, mat mus çoraplara, favori tozluklara ve ponpon eldivenlere de kavuşmanın zamanı yaklaşıyo ve seviniyoruz (: sana seninle ilgili en derin ve içten duygularımı anlatmak isterim..
mesela sen geldiğinde, tozluk giyince kendimi mutlu hisseden garip bi insanım ben. böyle oturduğumda ayakkabılarımın uçlarını birbirine değdirip üstten bakarım o tozluklara sevinirim filan, güzel yani. her sene bu zamanlar, hadi bi gelicekse gelsin artık kış, bi yağmur filan yağsın bişey olsun ayh ben de şeffaf şemsiyemi alıp dışarı çıkıyim bi izliyim kafamı yukarı kaldırıp gibi cümleler beynimde ordan oraya gidip gelirler.
üşümenin de çoğu zarar olabiliyo tabiğ, özellikle de benim gibi her daim grip aşısı yaptırmasına rağmen ısrarla grip olmaktan vazgeçemeyenler, kararında ıslanmalı yağmurda. bi de ben severim ıslanmayı; hani saçlarınızda küçücük damlalar kalıyo böyle, hani giysileriniz tam ıslanmıyo, hani böyle üşümekle üşümemek arasında oluyosunuz, asfaltın rengi koyulaşıyo, denizde hafif bi kıpırdanma oluyo yağmur damlaları yüzünden. evet, bu tam olarak yağmur çiselemesi olarak adlandırılmalı, yoksa sıçan gibi ıslanmak pek hoşlaşmadığımız bişey.
neyse konuyu dağıtmayalım, işte beynimdeki sesler yine çoğaldı bu aralar, cümleler gerçekleşmeyi bekliyo. sen gelsen, hava biraz soğusa daha mutlu olucam, ama biraz soğusun atkı filan takabilicek kadar yani, abartmasın mümkünse (oldu mu sen söylersin).
bir de bu sene geldiğinde göreceklerin arasında uzuuun çizmeler ve yün elbiseler, ugglar, kadifeler, deriler, ve devasa atkılar mevcut. bu sene işim başımdan aşkın modda olduğumdan devasa atkı filan öremiyciim (önceden örmüşlüğüm var mı ki hım), anneme söylemeyi planlıyorum, bakıcaz. çook salaş ve güzel duruyolar, üşümek gibi bi seçeneğiniz olamaz onlarla cıx sanmıyorum..
bu yani. o zaman gel hadi. hatta haydi gel gel.

imza: juicypuce

20091002

nokta nokta









noktalar gelecek baharın trendi olarak anılsa bile şimdiden gönülleri çalmış gibi; ben de kelebeğin (ki o kendini bilir) bir zamanlar görüp beğendiğim ama nedensiz bi şekilde almamış olduğum noktalı bluzü geçen doğum günümde hediye etmesiyle noktaları seviyor olduğumu farkettim evet. çok küçük olanlar değil de, böyle iricelerini bu bahar çok görecekmişiz, hadi bakalım... (üç nokta evet, boşuna trend takip etmiyorum?)

20090927

müzikal uykular



uyku gözlüğü kullanmak nasıl bir şeydir pek bilmem aslında ama bu gördüğünüz içinde kulaklık bulunduran türden, yani güzel. müzik çalarını dinleyerek uyumak isteyenler de için ideal. fotoda tam olarak ne yapmaya çalışmışım anlamadım, tesadüfen çekmiş kuzen. zaten bu eğlenceli gözlük de kendisinindir. benim gibi bilgisayar başında değil de, hani ne bileyim, normal uyku sırasında filan kullanmak eminim daha hoş ve yerinde olacaktır. mesela piyano eşliğinde uyumak, ister istemez masalsı rüyalara sevkedecektir diye düşünüyorum, hımm tatlı rüyalar öyle ise..
[karınca'danmış gözlük meğer.]